Sevgilim,
Seni arayacağım kaç sokak kaldı? Seninle olacağım kaç rüya var? Kaç günümüz var? Mahallemizden uçup giden kuşların ne hikmeti var? Söylesene sevgilim ayak izini takip etmiyorum diye kızgın değilsin değil mi bana? Ben senin için nice yolları aştım geldim. Söylesene sevgilim evinin önünden geçmiyorum diye düşman mi biliyorsun beni? Oysa ne asfalt eskittim okul yoluna sizin evden giderken. Bayramlarımı senle kutladım. Kapıyı açtığında elinin uzattigina değil, yüreğinin uzattigina baktım. Sıcak bir yürek, sıcak bir nefes... Çocukluğum deli gibi koşan bir bedenin terli ensesi... çocukluğum sürdüğün bisikletten dusuceksin endişesi... Sen annenin birtanecik kuzusu... babasının emanetisin. Bizi ayırdılar ya sevdiğim. Rüyalarımın kıyısında köşesinde kalmışsın. Bu gece yatıyorum yine senle uyanmak için.
- Buyur teyze kime bakmıştın?
-Kızım bir lokma ekmek verecek misin?
- Tabi teyze.
-Kızım annesi seni istemiyor. Bir başkasıyla evlendirecekmis.
-ne diyorsun sen teyze?
-üzülme kızım, nasibin değilmiş.
Ben bu kabustan uyandığımda aklımda sen varsın. Bir şeyler yapma azmi ve hevesiyle doluydum. Yanına geliyorum sevgilim. İstemediğin şeyleri yapamazsın. Ayrı olduğumuz şehirleri birleştirmeye geldim. Geldim ama sor sevgilim nasıl geldim? Başkasının avuclarinin içindeki ellerimle geldim. Evlenmişsin, yuvanı yıkamazdım. Dağları yıktım da geldim ama yuvanı yıkamadım.